Kurucu Genel Başkanımız, Büyük Diriliş Hareketinin Piri, eserleriyle ve tertemiz yaşantısıyla, aydınlarımıza, kutlu milletimize, hepimize örnek olmuş, yol göstermiş, milletçe içine düştüğümüz birçok felakete gebe bu korkunç çağda, İslâm idealini, İslâm Milletinin Dirilişi, Büyük Devletimizin ve İslam Medeniyetinin Dirilişi idealini apaçık ortaya koymuş, bu ideali gerçekleştirecek neslin, Diriliş Neslinin yetişmesi için çalışmış, can emanetini Allah’a ve Diriliş Davası emanetini, Diriliş Nesline teslim etmiş çok sevgili Üstadımız başta olmak üzere ebediyete kavuşan büyüklerimizi, ağabeylerimizi ve yol arkadaşlarımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Üstad Sezai Karakoç’un 29 Mayıs 2016 tarihinde Yüce Diriliş Partisi’nin 3. Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşmayı vefat yıl dönümü vesilesi ile hatırlatıyoruz.
“Kardeşlerim,
Partimizin 3. Olağan Büyük Kongresi vesilesiyle bir araya gelme mutluluğunu tattığımız şu anda yüce topluluğunuzu can ve gönülden selâmlıyor, bu bir araya gelmenin paha biçilmez değerini ta kalbimin derinliğinde yaşıyorum. Çünkü: Allah’ın izniyle, hiçbir karşılık beklemeden, bir ödev veya görevi yerine getirmek için ve bir sorumluluk gereği, bu durduğumuz yerde duruyoruz. Fazla ilerlemiş görünmesek de, asla gerilemediğimizi ve bir adım bile geri adım atmadığımızı duruşumuzla anlatmaktayız sanırım. Ülkemizin ve milletimizin karşı karşıya bulunduğu dış ve iç şartların en ağır baskısı altında olunan bir tarihî dönemde, bir çekirdek halinde de olsa, geleceğimizi güven altına almak, kalıcı kurtuluş ve diriliş atılımını gerçekleştirmek amacına, proğramına ve planına sahip bir hareketin topluluğu olma şuurunu taşıyor, bu sebeple varlığımızı sürdürmenin ne denli lüzumlu olduğunu, tarihin meşhur ifadesindeki, “Uyvar önündeki bir türk gibi” direnişimizi tarihin ve çağın bağrına yazıyoruz. Yıllar geçer, devirler değişir, bizim bu şanlı varoluş direnişimiz devam eder ve bir gün ve belki de hiç de beklenmeyen bir gün, muhteşem dirilişini, eşsiz dirilişimizi doğurur. Onun içindir ki, bu umutladır ki, sabırla yerimizde duruyoruz, duracağız. Bunun çilesini çekiyoruz, çekeceğiz. Ve sonunda, doğacak fecrin, bütün bu sabır ve çilelere değdiğini göreceğiz. İşte, şimdi, bu selâmlaşmamız, bu anlamla yüklü olduğu için bizim nazarımızda değer biçilmez bir kutluluktadır. Kendi inancımızda, kendi düşünce ve görüşümüzde, kendi yerimizde bulunduğumuz ve ayağımız kaymadığı için Allah’a ne kadar hamd ve şükürde bulunsak azdır.
Bize, bu kutlu ülkeyi, insanlık içinde en sahih kimlik olan kimliğimizi ve toplumumuzu diğer toplumlardan farklı kılan tüm değerleri, milletimiz İslâm Milletine bağışlamış olan Allah’a sonsuz kulluğumuzu arzederken; ve bu değerleri bize getirmiş bulunan başımız, baş tacımız Peygamber Efendimizi ve bu değerleri tam bir medeniyet bütünü halinde ebedî bir anıt gibi bize hediye eden ve miras bırakan büyüklerimizi sevgiyle, saygıyla ve rahmetle anıyoruz.
Büyük Kongremizi yapıp ruhumuzu ve enerjimizi tazeleyerek sağlıklı ve güvenli adımlarla yolumuza devam edecek ve gelecekte milletimizin yeniden ayağa kalkışı, toparlanışı ve çağın dirilişini gerçekleştirmesini sağlaması amacıyla, bize düşen görevi bütünüyle yerine getirmek için, olanca güç ve çabamızı sarfetmek onurunu taşıma şerefine ereceğiz.
… Ülkenin fiilen iki partiye dayanan siyasî yapısı devam ettiği için daha fazla genişlemek imkânını bulamadık. Partimizin İstanbul İl Merkezinde yaptığım çok sayıdaki konuşmada, Başkanlık Sistemi ve Yeni Anayasa konularından önce, Siyasî Partiler Kanunu’nun değiştirilerek, her türlü fikir partisinin kurulmasına imkân verilmesinin gerekliliği üzerinde ısrarla durmuştum. Ama ne yazık ki, bu konuda bir ilerleme kaydetmek mümkün olamamıştır.
Kuşkusuz, faaliyetlerimiz, konuşmalarımız, görüşmelerimizle, ülke boyutunda, içten içe bir kaynaşma, bir oluşum söz konusu olmuştur, ama, bu şimdilik çok genel, neredeyse soyut denecek kadar belirsiz, çok yavaş bir ilerleme ve gelişmedir. Ümidimiz, ilerde şartların değişmesi durumunda, hareketimizin, gereken hız, kapsamlılık ve somutluk görünüşünü kazanmasıdır.
Daha önceki dönemlerde olduğu gibi, bu dönemde de, ikili parti sisteminin arttırdığı, siyaset alanında varolan şiddetli gerilim, aslında toplum ve ülkeyi yıpratmayı sürdürmektedir. Çok partili dönemin başından beri devam eden bu durum, ne yazık ki, halkın psikolojisinde olumsuz gelişmelerin doğmasında etkili olmuştur. Bu yüzden, dış ilişkilerin ana ekseni değişmemiş, bağımlılıktan kurtulamamıştır.
…
Partimiz, Allah’ın izniyle, Kur’an-ı Kerim’in ışığıyla, Peygamber Efendimiz’in rehberliği ve kutlu parmağının işaretiyle, Milletimizin yeniden ayağa kalkacağına ve Büyük Dirilişi gerçekleştireceğine açık ve somut bir kanıttır. Vâdenin, içinde bulunduğumuz şartlardan çok, ihtiyaç ve umutlarımız çerçevesinde kısaltılması, ilâhî bir lütuf olarak beklentimiz ve duamızdır.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selâmlayarak sözlerime son veriyorum. İyilikler içinde olun. Sağ olun.”
YÜCE DİRİLİŞ PARTİSİ