İstanbul, 13 Ağustos 2019
Daha önce de her vesileyle dediğimiz gibi, Hâc, İslâm’ın temellerinden biri. Anlamı ve sonuçlarıyla başlı başına bir mesajıdır İslâm’ın her yıl bütün insanlığa.
Allah’ın buyruklarını yerine getiren bilinçli mümin, imkânları elveriyorsa, ömründe en az bir defa belirlenmiş günlerde hac için Mekke’ye gidecek ve Allah’ın Evi olan Kâbe’yi ziyaret edecektir.
Bu günlerde müminler, Allah rızası için kurban vazifelerini de yerine getireceklerdir.
Mekke’de ve dünyanın her yerinde müslümanlar birbirlerini Kurban Bayramı dolayısıyla kutlayacaklardır.
Geçmişi hatırlama, birbirini tanıma, yardımlaşma ve dayanışma, bu bayram vesilesiyle nail olduğumuz ilâhî lütuflardır.
Asla unutmamamız gereken ise, memleketleri istilâya uğramış müslümanların yürek yakan durumlarıdır.
Onların bağımsızlıklarına ve özgürlüklerine kavuşması için bütün müslümanların ellerinden geleni yapmaları boyunlarının borcudur.
Müslümanların çağımızdaki dağınıklıkları ve sahipsizliklerinin giderilmesi için, İSLÂM MİLLETİ, İSLÂM ÜLKESİ, İSLÂM DEVLETİ ve İSLÂM MEDENİYETİ kavramlarının en geniş, en kapsamlı anlamlarıyla işler hale getirilerek, BÜYÜK İSLÂM BİRLİĞİ’nin kurulması ideali, ruhlarda diriltilmeli ve bu idealin gerçekleştirilmesi için de ne gerekiyorsa yapılmalıdır.
İSLÂM dünyasının kurtuluşu bu atılımla mümkündür. Aksi, esaret ve köleliktir.
İslâm Âlemi’nin başına gelen küçük ve büyük bütün felâketlerin temelinde, İslâm Milleti ve Ülkesi’nin her meselesini çözecek Büyük Devlet’ten mahrum olmamız gerçeğinin yatmakta olduğu görülmektedir. Bunun da kökünde, İslâm’ı eksik anlama bulunmaktadır.
Atalarımız, baştan beri bu gerçeğin farkında ve bilincinde olarak Büyük Devlet kurmuş ve ne pahasına olursa olsun bunu 20. Milâdî yüzyıla kadar yaşatmışlardır.
Yüz yıldır ondan mahrumuz. Ve bütün mahrumiyetlerimizin kaynağı da budur.
Şunu iyice bilelim ki, zaten olan her felâket, dağılma, yıkılış ve çöküş, kendi diliyle, bunu söylüyor, İslâm, sadece bir inanış mensupluğu değil, bir hayat tarzı, bir medeniyet yaşantısı ve bir varoluş düşüncesi sahipliğidir.
Bütün derinliği, genişliği, yüksekliği ve bütün boyutlarıyla İslâm’ı yaşamak için BÜYÜK DİRİLİŞ ATILIMI’nı gerçekleştirmek üzere elinden geleni yapmak, her müslümanın ölüm kalım borcudur.
Tüm İSLÂM MİLLETİ VE ÜLKESİ’nin Kurban Bayramı’nı bu düşüncelerin ve duyguların ışığında kutlarken, hâc ve kurbanlarımızın kabulünü ve müslümanların her türlü âfet, felâket, zarar ve kayıptan korunmasını, Allah’tan, can ve gönülden ve içten dualarımızla dileriz.
YÜCE DİRİLİŞ PARTİSİ
GENEL BAŞKANI
Sezai KARAKOÇ