İstanbul, 16 Kasım 2010
Milletim!
Bir kurban bayramı daha geldi, fakat, ne yazık ki, İslâm toprağının dirilip uyanmasına şahit olmadı. Bu yüzdendir ki, iki yüz yıldır, nice kurban verdik ve durmadan kurban veriyoruz. Anadolu ve diğer islâm ülkeleri çocuklarının süreklice kanı akıyor. Kimi İslâm ülkeleri ise tümüyle esir. Tarihin en sinsi, en zalim, en amansız katliamına uğradılar da, koskoca İslâm Âlemi, bölünmüşlüğü ve yönetimlerinin yabancı etkisinde bulunuşu sebebiyle, bu görülmemiş facialar karşısında adeta kıpırtısız donup kaldı.
İslâm tarihinin öyle kritik bir sürecinde bulunuyoruz ki, ülke ve millet olarak, İslâm Ülkesi ve Milleti olarak, her vesileyle, kimliğimiz, varlığımız ta derinden, kaynağından ve özünden sorgulanıyor. İnsanoğlu bilerek bilmeyerek, isteyerek istemeyerek varoluşunun hesabını veriyor. Tabiidir ki, böyle bir var veya yok olma hengamesinde, geçmiş zamanımızın tüm duygu renkleriyle yüklü gelen bayramlar, bir âdet olmaktan öte bir anlam ifade etmekte. Bayram, bayraklaşmakta.
Batı’nın insan onuruyla bağdaşmaz ruh ve niyetlerinin bir eseri olarak dünyanın her yerinde ve başta müslümanların olmak üzere tüm insanların kanı ırmaklar gibi akıtılıyor.
Önlem alınmadıkça, Ortadoğu’da Süper İslâm Gücü oluşturulacak şekilde ayağa kalkılmadıkça, bundan sonra da, bu tür felâketler gelip çatacak, ülkelerimizi yakıp yıkacak, nesilleri yok edecektir. Bugün, hiç unutulmamalıdır ki, istisnasız her islâm ülkesi, tek başınadır, korumasızdır, Batı’nın vahşi saldırılarına açıktır.
Kim kimin, ne neyin kurbanı? Çağın bu yürek paralayıcı anlamını çözemeyen, yaşayamayacaktır, bilelim.
Biz müslümanlar, hac ve kurban borcumuzu yerine getirirken, tarihin bizi içine itmeğe kalkıştığı var olma veya yok olma boyutuyla birebir yüzyüze geldiğimiz bilincini en yüksek anlamında hissetmeliyiz.
Kesilen her kurban, akan her kurban kanı, yüzyıllar boyunca verdiğimiz kurbanları hatırlatmalı, yüreklerimizi bu ateşle yakmalı, önümüzü kılıç gibi keskin bir ışıkla aydınlatmalıdır.
Ve biz, iki yüz yıldır aradığımız dirilişimizin sırrını bulup çözmedikçe ve onu çözmeğe layık olmadıkça yaşayamayacağız, bilelim. Yoksa, tarihten silinmeğe mahkûmuz, bunu bilelim.
İnsanın Allah’a şahdamarından daha yakın olduğunu ispatlamak ve dinin tarihine, müminin gönlüne fizikötesi aşılı hayat verici kanı şırıngalamak amacıyla kutlu kanı akıtılan kurbanların ateşiyle aydınlanmış bayramınızı milletçe bu bilince ermemiz duasıyla kutlar, geleceğe en iyi, en doğru, en güzel, en güçlü ve umutlarla donanmış olarak çıkmanızı can ve yürekten dilerim.
YÜCE DİRİLİŞ PARTİSİ
GENEL BAŞKANI
A. Sezai KARAKOÇ